1. Bir kısmı kendilerini “eskiden ben de ülkücü idim” veya “ben hâlâ ülkücüyüm ancak MHP artık ülkücü değil”
diyen veya 2002’den bu yana samimi AKP’li olan yurttaşlarımız, 12
Haziran seçimleri öncesinde MHP’ye yönelik sert eleştiriler
getiriyorlar. Anlaşılan bu arkadaşlar 12 Haziran
seçimlerinde MHP’ye oy vermeyi düşünmüyorlar. Olabilir. Ben 12 Haziran
seçimlerinde neden MHP’ye oy vermeyi düşündüğümü anlatayım. Onlar da
belki bu tespitler üzerinden 12 Haziran’da ne yapacakları konusunda
tekrar düşünürler.
12
Haziran seçimlerinde oyumu belirlerken öncelikle AKP’nin iktidar olması
durumunda neler olacağını düşünerek oy vereceğim. AKP tekrar iktidar
olursa anayasayı değiştirecek. Yeni Anayasadan “Türk milleti”
tanımı çıkarılacak, giriş bölümü çıkarılacak ve ilk 3 madde
değiştirilecek veya içeriği boşaltılacak. Anayasa Mahkemesi üyelerinin
yeni yemininden “Türk milleti” kavramını çıkaran AKP anayasa içinde birçok kez açıkladığı tavrını tekrar ortaya koydu. (bkz.Yeniçağ 6 Aralık 2010, Ümit Özdağ, “AKP
Haziran 2011 Seçimlerini Kazanır İse Türk Milletine Ne Olacak? ve 13
Ocak 2011, “Türk Milletinin Tasfiyesi Seçimden Önce Başladı”)
12
Haziran seçimlerinde AKP kazanır ise genel af çıkarılacak ve A. Öcalan
dahil bütün terör örgütü üyeleri serbest kalacaktır. (bkz.Yeniçağ,17
Ocak 2011, Ümit Özdağ, “Öcalan ile gerçekten protokol imzalandı mı?”)
Habur’da PKK’lılar için düzenlenen törenler sırasında yapılan yargılamaları unutmayın. PKK’lılar “biz Öcalan’ın emri ile geldik” demelerine rağmen serbest bırakılmışlardı. Üstelik PKK’lıları “germemesi” için yargılamaların yapıldığı dershanedeki Türk bayrağı ve Atatürk resmi indirilmişti.
12
Haziran’da AKP iktidara gelir ise halen K. Irak’a eğitim için yolladığı
kadrolar Türkiye’ye dönecek ve önce Kürtçe seçmeli ders olacak sonra
Kürtçe eğitime geçilecek. (bkz. Taraf gazetesi 24 Aralık 2010)
12
Haziran seçimlerinde AKP kazanır ise AKP Hükümeti haklı olarak bunu A.
Öcalan ile yapılan pazarlıkların halk tarafından desteklendiği sonucunu
çıkaracak ve Öcalan’ın serbest kalması süreci ile PKK’nın “demokratik özerklik”
çözüm önerisi görüşülerek bir ara çözümde buluşulacak. Bu çözüm, millî
ve üniter devleti parçalayacak yerine bir adem-i merkeziyetçiliğe/eyalet
sistemine ve etnikçiliğe dayalı bir Türkiye kuracak. Böyle bir
Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü uzun süre koruması mümkün olmayacak.
Kırılganlaşacak olan Türkiye’ye dış müdahaleler daha kolay hale gelecek.
Türkiye bir “Türk Kerbelâsına”, bir kardeş kavgasına sürüklenecek.
12
Haziran seçimlerinde AKP tekrar iktidara gelir ise Türkiye başkanlık
sistemine doğru ilerleyecek. 23 Nisan bayramında çocuk başbakana görevi
devrederken “artık astığın astık, kestiğin kestik” diyerek kendisini nasıl konumlandırdığını gören ve 1990’larda “demokrasi sadece bir araçtır”
diyerek demokratik düzene aslında inanmadığını ortaya koyan Erdoğan
başkan olacak. Bu değişim parlamenter demokratik kültürü yeni yeni
oluşturmaya başlamış olan ülkemizde daha da güçlü bir baskı rejimi
oluşturacak.
12 Eylül referandumu ile gerçekleşen yasama ve yürütmenin yargı aleyhine genişlemesinin sonuçları belirginleşmeye başladı. Yeni
HSKY’nın yapmış olduğu atamalar çok çarpıcı. Balyoz, Ergenekon gibi
davalarda tutuklama yapmayan hâkimler teker teker görevden alınıyor. Bu
atamalar esasen Anayasanın “hâkimler anayasa, yasalar ve
vicdanlarına göre karar verirler ve bağımsızdırlar” şeklindeki hükmünün
çiğnenmesidir. AKP iktidarı artık hâkimlerin hükümetin istediklerini
tutuklamasını istiyor. Öte yandan iktidarı zan altında bırakan Deniz
Feneri davası ilerlemiyor. AKP bir daha iktidara gelir ise herhangi bir
AKP’li ile davası olan bir vatandaşın ne kadar haklı olsa da o davayı
kazanma şansı olmayacak.
AKP
tekrar iktidara gelir ise Cumhuriyet tarihi boyunca toplam 221 milyar
Dolar olan iç ve dış borçlarımız nasıl sekiz senede 508 milyar Dolar’a
yükselmiş ise aynı hızla yükselmeye devam edecek. AKP iktidarı, dünyanın
en yüksek faizlerini ödeyerek ve ancak sıcak para ile finanse ettiği bu
borçlar bir süre sonra finanse edilemez hale gelecek ve Türk ekonomisi
çökecek. Türk ekonomisi rekabet gücünü kaybederek bir montaj sanayii
haline geliyor. Yeni yatırımların olmadığı bir ortamda işsizlik
ağırlaşarak devam edecek.
AKP iktidara gelir ise K. Irak’taki PKK’yı koruyan Barzani’ye “ağabey” demeye
devam edilecek. Ermeniler kucaklanır iken Türkiye’nin en yakın dostu
Azerbaycan arkadan vurulacak. Anadolu’nun her yerinde kiliseler açılmaya
devam edilecek. İsrail’e bir yandan “One Minute” denilirken öte yandan Türkiye-Suriye sınırındaki mayınlı arazi İsrail firmalarına verilecek.
Bu tür tespitleri artırmak mümkün. Şimdi, “Bütün bunlar AKP’ye oy vermemek için gerekçeler ancak MHP’ye oy vermek için değil” diyebilirsiniz.
Siz önce AKP’ye oy vermenizin nelere mal olacağını düşünün ondan sonra
neden MHP’ye oy vereceğinizi konuşuruz. Ancak küçük bir ipucu vereyim.
MHP, AKP’nin bütün bu planlarını bozacak. Başka hiçbir şey yapmasa dahi
bu başlı başına büyük bir iştir. Türkiye’nin parçalanması ve bölünmesi
sürecinin durdurulmasıdır. Son dileğim lütfen makale içinde atıfta
bulunduğum makaleleri internetten bularak okuyun. Sonra biraz düşünün.
Elim kırılsaydı demeyin. Babanızdan aldığınız ülkeyi oğlunuza
aktarabilmek istiyorsanız elinizi vicdanınıza koyun.
...
2.
“12 Haziran seçimlerinde neden MHP desteklenmelidir–1” adlı yazımda MHP’yi desteklemek için “negatif nedenler” diyebileceğimiz nedenleri saymıştım. Bugün MHP’yi desteklemek için “pozitif nedenler”
diye adlandırılabilecek nedenler üzerinde duracağım. Türkiye, çok ağır
bir krize, bir kardeş kavgası ve bölünme riskine doğru sürükleniyor.
Yıllardan bu yana bölünme konusunda yaptığımız uyarıları küçümsemeye
çalışanlar, Sovyetler Birliğinin, Yugoslavya’nın, Çekoslovakya’nın
bölündüğünü görmelerine rağmen, Türk milletinin 1774 sonrası tarihinden
önemli dersler çıkaran Türk milliyetçilerini “Sevr sendorumuna” tutulmakla suçladılar. Geçen günlerde, Sudan bölündü. Belçika ağır bir şekilde bölünme sancıları çekiyor.
Bunu
ortaya koyduktan sonra Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en ağır ve acil
sorunun, vatandaşlarımızın bir kısmı günlük gailenin ve ekonomik
sıkıntıların içinde bunu anlamasa dahi, “Türkiye’nin birliği” sorunu olduğunu görmekteyiz. Özellikle “istikrar”
diyen iş dünyasına ve istikrar diyerek AKP’ye oy veren seçmene
hatırlatalım. Bu tespiti artık sadece MHP ve Türk milliyetçileri
yapmıyor. Ekonomi filozofu diye tanınan Ege Cansen, 22 Ocak 2011’de
Hürriyet’teki köşesinde şöyle diyor: “AKP’nin, gerek büyük
devletlerin ‘bırakın Kürtler kendi kendini yönetsin’ baskılarıyla, gerek
kendi felsefesi sonucunda Türkiye’de bölünme fiilen başlamıştır.”
Hatırlatalım bir ülke bölünür ise ne ekonomi kalır, ne işsizlik vs.
sorunlar. Bu sorunların olabilmesi dahi ülkenin bütünlüğünü muhafaza
etmesine bağlıdır. En büyük istikrar ülkenin birliği ve milletin bütünlüğüdür.
Bu noktada MHP’nin neden desteklenmesi gerektiğini ortaya koyabiliriz.
1)
MHP, Türkiye’nin birliği, Türk milletinin bütünlüğü, ülkemizin etnik
fay hatlarına bölünmemesi, böldürülmemesi konusunda Türkiye’deki “EN KARARLI VE İMANLI” insanların bir araya geldiği siyasal partidir. Türkiye’nin
birliği ve Türk milletinin bütünlüğüne yönelik bütün politikalar
konusunda MHP en sert ve en tavizsiz tavrı sergileyecek tek partidir.
MHP, Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesine izin
vermeyecektir. Anayasadan Türk milleti ibaresinin çıkarılmasını kabul
etmeyecektir. MHP, Anayasa Mahkemesi yargıçlarının yemin metninden
çıkarılmak istenen “Türk milleti” kavramını tekrar o metne iade edecektir.
2)
MHP, Kürtler ve Zazalar ile PKK’yı özdeşleştirmeyen, Zazayı ve Kürdü
özkardeşi, kendisi olarak gören ancak öte yandan PKK terör örgütünü
aşmak, örselenen vatan bütünlüğünü ve milli kimlik için kısa, orta ve uzun vadeli stratejik bir planı olan tek partidir.
3) MHP, PKK ile ateşkes, müzakere, pazarlık yapmayacak, devletin ve milletin haysiyetini bir terör çetesi karşısında yere düşürmeyecek tek partidir.
AKP, 2003’den bu yana terörle mücadele etmek yerine terörle mücadele
edenlerle mücadele etmiştir. MHP yeniden terörle mücadele sürecini
başlatacaktır.
4) MHP, AKP’nin etnik federasyon, CHP’nin bazen genel af/ordu ve PKK silah bıraksın bazen Öcalan patentli “Hakikatleri Araştırma Komisyonu”
teklifleri karşısında İstiklal Harbimizin sonucu olan milli ve üniter
devlet yapısını, devletimizin kuruluş felsefesini, Aziz Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene” ilkesini tavizsiz, eksiksiz savunan tek partidir.
5)
MHP, Türkiye’nin en sahte ancak en etkili sorunu olan, bir taraftan
AKP’nin siyaset amacı ile sömürdüğü öte yandan CHP’nin siyaset için
karşı çıktığı türban/başörtüsü meselesini Türkiye’nin sosyolojik
gelişmesinin bir parçası olarak görüp, siyaset sömürüsü alanından bir
an önce çıkarmak ve ülkeyi/insanımızı rahatlatabilecek tek partidir.
6) MHP, imam hatip liselerini bir partinin arka bahçesi olmaktan çıkaracak ve ait olduğu milletin çocuklarına geri verecek tek partidir.
7) MHP, yargı üzerinde sol-mezhepçi
yapılanmanın ve AKP’ci-cemaatçi yapılanmanın oyunlarını sona erdirecek
ve yargıyı gerçekten bağımsızlaştıracak tek partidir. Kimse
mezhebinden, cemaatinden, partisinden dolayı ne yargıda ne de bir başka
yerde bir yere gelebilmelidir. Ancak yeteneklerinden ve bilgisinden
dolayı her yere atanabilmeli ve gelebilmelidir. MHP, bu anlayışın
teminatıdır.
8) MHP, halkımızı bilinçli ve sistemli bir şekilde “dilencileştirme kültürü” içine iten, üretimden koparan siyasal programa son verecek, Türk halkını layık olduğu üretim sürecinin içerisine tekrar çekecektir.
9) MHP, yıpranan, partizanlaşan, mülki idareyi tekrar siyaset üzerine taşıyacak, valiler ve kaymakamlar tekrar bütün milletin valisi ve kaymakamı olacaktır.
Her Türk seçmeninin MHP’ye oy vermesi için gerekçeleri sıralamaya yarınki yazımda da devam edeceğim.
...
3.
Her Türk seçmeninin MHP’ye oy vermesi için sıralamaya başladığım gerekçelere kaldığımız yerden devam edelim;
10)
MHP, Türkiye’nin içine sürüklendiği tek adama dayanan otoriter
başkanlık rejimine karşı, demokratik-hukuk devletini ve parlamenter
rejimi savunmaktadır. MHP iktidarında “Hâkimiyet kayıtsız şartsız Türk milletinindir”; bir adamın ve partisinin değil.
11) MHP, iş dünyasına “benim sermayem-senin sermayen”, “İstanbul sermayesi-Anadolu sermayesi” ayrımı yapmadan “TUSİAD’a daha yakın MÜSİAD’a da uzak veya tam tersi durmadan” hepsini “TÜRKİYE’nin SERMAYESİ ve ALIN TERİ” diyerek kucaklayacaktır. MHP, Maliye Bakanlığı müfettişlerinin iş adamının siyasi tercihlerini para cezaları ile cezalandırmasına izin vermeyecektir.
12) MHP, basın dünyasının üzerinde iktidar baskısı oluşturmayacak, demokratik-hukuk devletinin olmaz ise olmazlarından birisi olan basın-yayın özgürlüğünü güvence altına alacaktır.
13)
MHP iktidarında insanlar yatak odalarında bile eşleri ile fısıldayarak,
dinlenme korkusu ile yaşamayacaklardır. Telefonlar tekrar “normal ülkelerde” olduğu gibi insanların arkadaşları ile rahat konuşabildiği araçlara dönüşecektir.
14)
MHP, Kıbrıs’ta KKTC’nin ölümü, bir Türk bayrağının gönderden inmesi
anlamına gelen Annan Planı ve sonrasındaki süreci durduracaktır. MHP
yönetimindeki Türkiye’de, KKTC’deki milli güçlere komplo kurulmayacak,
Denktaş ve Dervişoğlu arkadan vurulmayacak, KKTC bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürecektir.
15) MHP, Amerikan baskısı ile Ermenistan açılımı uğruna kardeş Azerbaycan’ı arkadan vurmayacaktır.
İşgalci Ermenistan ancak Türk milletine (Türkiye ve Azerbaycan anlamına
geliyor) düşmanlığı sona erdirmeye karar verirse görüşülecektir.
16) MHP, Barzani’nin elini öpmeyecek, Türkmenleri, Kerkük’ü Telafer’i peşmergelerin vahşi saldırıları ve baskıları karşısında yalnız bırakmayacaktır.
MHP, Kerkük’ü Barzani’ye yedirmeyecektir. MHP yönetimindeki bir Türkiye
K. Irak’taki PKK kamplarını mümkün olan her gün basacaktır.
17) MHP, unutturulmaya çalışılan Türk Dünyası ile ilişkilerimizi tekrar canlandıracaktır.
18)
MHP, AB’nin Türkiye’ye söylediği yalanları, çifte standardı, ahde
vefasızlığı ortaya koyarak bu sorunlu Birlikle ilişkileri baştan aşağı
yeniden gözden geçirecek, Türk milletinin yüksek menfaatleri zemininde “yeniden tanzim” edecektir.
19) MHP, Türkiye-ABD ilişkilerini Türkiye Cumhuriyeti başbakanının “süpürmeyin-kullanın” şeklindeki ilişkilerden, iki egemen devlet arasındaki denk ilişkilere dönüştüğü bir zemini tesis edecektir.
20) MHP, Türkiye’nin her yerinde misyonerlerin cirit atmasına, kiliselerin açılmasına, Fener Rum patriğinin her gün haddini aşmasına müsaade etmeyecektir.
Şimdiye
kadar sıraladıklarım her Türk seçmeninin MHP’ye oy vermesi için
gerekçelerdir. Yarın ise, ben bir Türk milliyetçisi olarak kendi
nedenlerimi ve Türk milliyetçilerinin de nedeni olduğunu düşündüğüm
gerekçeleri yazacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder